30 Mayıs 2014 Cuma

İstanbul'un Fethi

İstanbul'un Fethi, 29 Mayıs 1453 tarihinde Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'in II. Mehmed önderliğindeki Osmanlı ordusu tarafından alınmasıdır. Şehir, daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapmıştır. İstanbul'un fethi ile 1058 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiş, Orta Çağ kapanıp Yeni Çağ başlamıştır.

Savaş Öncesi

Konstantinopolis, Müslümanlar tarafından ilk olarak aralarında Muhammed'i Hicret döneminde evinde misafir eden sahabe Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin de bulunduğu İslam ordusu tarafından 668-669 yıllarında kuşatılmıştır. Daha sonra birçok farklı kuşatmaya sahne olan İstanbul, 1204 yılında Haçlılar tarafından kuşatılmış ve 1261 yılına dek Latin İmparatorluğu himayesinde kalmıştır. Kentin 15. yüzyılda Osmanlı topraklarının ortasında kalması, iki kıtayı birleştirmesi ve oldukça gelişmiş bir şehir olması, bölgenin Osmanlı'nın eline geçmesi ve başkent olması ihtiyacını getiriyordu. Konstantinopolis, Osmanlılar tarafından ilk olarak Yıldırım Bayezid döneminde kuşatılmıştır. 1390 yılında yapılan kuşatma başarısız olmuş, Ankara Muharebesi'ne dek şehir aralıklarla abluka altında tutulmuştur. II. Mehmed'in tahta geçtiği dönemde Anadolu'da Ankara Savaşı ile dağılan siyasi birlik toparlanmış, Rumeli'de fetih çalışmaları yeniden başlamıştı. II. Mehmet'in amacı Osmanlı Devleti'ni dünya çapında güçlü bir konuma getirmek, gücüne güç katmaktı. Bu siyasi yol ile önündeki ilk engel Doğu Roma İmparatorluğu ve İstanbul'un Türklerin elinde olmayışıydı. Ayrıca İstanbul, bölgenin en büyük ticaret ve kültür merkezi konumundaydı. Ortodoks Kilisesi'nin merkezinin de İstanbul'da olması, İstanbul'un politik ve dini önemini arttırmaktaydı. II. Mehmed'in hedefi Kostantiniyye'yi fethederek büyük bir İslam şehri yapmaktı. II. Mehmed, Konstantinopolis'i ele geçirmek için öncelikle deniz yardımının kesilmesi gerektiğini düşünmekteydi. Bu gerekçe ile büyük dedesi Yıldırım Bayezid'in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı'nın karşısında Rumeli Hisarı'nı yaptırdı. Bu hisar, Tuna Nehri ile Karadeniz'den gelecek yardımı önlemenin yanında, Osmanlı Donanması için bir üs konumu üstlenecekti. İstanbul'u kuşatacak ordunun arkasını korumak amacı ile Avrupa'da birçok stratejik noktaya birlikler gönderildi. Mora Yarımadası kuşatıldı. İstanbul'un yüksek ve kalın surlarını yıkmak amacı ile Edirne'de, devrin önemli mühendisleri Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılar'a sığınan Macar Urban'a toplar döktürüldü. Edirne ve Konstantinopolis arasındaki yol düzenlendi ve topların geçebileceği kaliteye yükseltildi. II. Mehmed'in tasarlamış olduğu aşırtma gülleleri, günümüz ismi ile havan topları yapıldı..

Son Gece ve Fetih

II. Mehmed, 28 Mayıs'ı 29 Mayıs'a bağlayan gece Akşemseddin'e Konstantinopolis hakkındaki görüşlerini öğrenmek için Ahmet Paşa'yı gönderdi. Akşemseddin ise şehrin yarın fethedileceğini söyledi. Konstantinopolis'te ise XI. Konstantin, Ayasofya'dan çıkınca, atına binip askeri mevkileri dolaştı. Halkı ve askerleri heyecandıracak konuşmalar yaptı. Osmanlı tarafının kesin hücuma kalkacağı Galata'daki Cenevizliler ile Osmanlı Rumları tarafından XI. Konstantin'e bildirilmişti. II. Mehmed ise 29 Mayıs günü şehrin fethedileceğini belirterek:

  Ya ben Konstantiniyye'yi alırım ya da Konstantiniyye beni! demişti.

29 Mayıs sabahı, namazını kıldıktan sonra atına binen II. Mehmed, maiyetiyle birlikte ön safa geldi.
Verilen emirle toplar ateşlendi. Osmanlı Ordusu hücuma başladı. Lağımcılar kaleyi patlatmaya çalışırken,
Bizans askeri de kaynar katranları surların üzerinden Osmanlı askerlerine döküyordu. Padişah ise
Topkapı önlerinde demir topuz ile savaşıyordu. Bu sırada Giovanni Giustiniani ağır yaralandı.
Konstantin'den tedavi için izin istediği zaman Konstantin:
Yaranız ağır değildir; bununla beraber, buradan nasıl çıkacaksınız?
diye sordu. Giovanni ise:
Cenab-ı Hakk'ın Türklere açmış olduğu yolu takip edeceğim.
dedi. Ardından da Galata'ya sığındı ve orada öldü.
700 kişilik birliğiyle gelen Giovanni, bölgeyi terk edince Bizans ordusu iyice bozulmaya başladı. Ulubatlı
Hasan adlı bir yeniçeri ise 30 arkadaşı ile kaleye tırmanıyordu. Bizanslılar sekizini ok ve top atışlarıyla
vurmuş olsalar da 22 kişi surlara tırmandı ama kısa sürede ok ve top atışlarında yaralandı. Ulubatlı
Hasan ise sancağı kaleye dikti. Ancak ok darbeleri ve açılan ateşlerle orada vefat etti. Söylediği son söz
ise:
Allah'ım bu sancağı buradan indirme! idi.

Bir Yeniçeri müfrezesi Ulubatlı Hasan'ın naaşını II. Mehmed'in huzuruna getirir. Padişah, cenazeyi
gözlerinden öperek:
Eğer Sultan olmasaydım, Ulubatlı Hasan olmak isterdim!
demiştir.

Bu sırada imparator öldü. İmparatorun ölümü ile ilgili çeşitli rivayetler vardır. Aynı zamanda veliahtlardan
Kantakuzen de ölmüştü. Şehzade Orhan ise intihar etmişti. Bu sırada II. Mehmed, Topkapı'dan şehre
girdi. Böylece şehir fethedildi. II. Mehmed, Fatih ünvanını aldı. Bu sırada Giritli askerler bahçede halen
çatışma içindeydi. Fatih bunları görünce, silahlarıyla beraber Girit'e dönmelerine izin vermiştir. Daha
sonra Bizans Patriği'ni telkin ederek:
Ben Sultan Mehmed, sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren ne
hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız.
dedi ve sancağı burçlarda gördüğüne sevinerek:
Aciz, fakir kulun Mehmed'e bu günleri gösterdiğin için sana şükürler olsun Rabbim!
dedi. Konstantinopolis halkının bir kısmı ise hala umutluydu. Çünkü Çemberlitaş Sütunu inançlarına göre
Türklerin şehre girmesini önleyecekti. Ancak Çemberlitaş da..

k: wikipedia.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder