9 Haziran 2014 Pazartesi

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi Tarihçesi





Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (kısaca DSİP), 1997 yılında Türkiye'de kurulmuş, troçkist siyasi partidir. Hiçbir seçime katılmamıştır ve parti kimliğini hukuki açıdan kolaylık olması amacıyla kullanmaktadırlar.

Partinin öncü kadroları Kurtuluş Hareketi içinde yer almış militanlardan oluşmuştur. Kurtuluş içinde merkez komite düzeyinde Doğan Tarkan'ın içinde yer aldığı bir grubun işçi iktidarı, işçi demokrasisi, SSCB'deki rejimlerin niteliği ve parti gibi konularda yürüttüğü tartışmalar üzerine ayrılması ile grubun nüvesi oluşmuştur. Bu çevre 12 Eylül 1980 darbesinin ardından hem yurtiçinde hem de yurtdışındaki sürgün devrimciler arasında yürütülen aktif bir tartışma sürecinin örgütleyicisi olmuştur. Darbe koşullarında yasadışı olarak yayınlanan Sosyalist İşçi gazetesi, ardından yerini İşçiler ve Politika gazetesine ve İşçiler ve Toplum dergisine bırakmıştır. İşçiler ve Toplumdergilerinde yapılan tartışmalar grubun bugün bulunduğu devrimci-marksist çizginin oluşumunda kilit rol oynamıştır. Bu yayındaki temel tartışmalar; işçi demokrasisi, faşizm analizleri, devrimci partinin yapısı, SSCB ve Doğu Bloğu ülkelerinin yapısıdır. Bu yayınla beraber, Troçki'nin fikirleri Türkiye'de ilk defa bir tartışma yayınında kitlelere ulaşmıştır. İşçiler ve Toplum, bir yandan 1989 yılında darbeye rağmen gerçekleşen bahar eylemlerinin bir yandan da SSCB ve Doğu Bloğu rejimlerinin yıkılma sürecine girdiği bir dönemde oldukça ilgi uyandırmıştır. İşçiler ve Toplum çevresinin, Troçkist olduğunu ilan eden, SSCB ve Doğu Bloğu rejimlerini devlet kapitalisti olarak tanımlayan kadroları 1992 yılı sonunda "Sosyalist İşçi" adlı dergiyi yayınlamaya başlamıştır. Aylık dergi olarak yayınlanan Sosyalist İşçi, devrimci-marksist geleneği savunmuş ve tartışmıştır. Sosyalist İşçi çevresi, 1990'ların yeni-liberal politikalara karşı direnişin belirleyen faktör olacağını tespit etmiştir. Özellikle beyaz yakalı işçilerin ağır bir saldırıyla karşılaşmakta olduğunu öngören grup, Türkiye'de de kamu emekçileri hareketi (önce Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonlaşma Kurulu (KÇSKK), ardından Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) içinde mücadele etmiştir. Dünya'daki ve Türkiye'deki sınıf mücadelesinin seyri, bu çevrenin tahlili ile paralel olarak gelişti. Grup, Troçkizmin "hainlik" olarak görüldüğü yıllarda Türkiye'de KESK sendikaları ve öncü işçiler tarafından tanınan bir politik çevre haline gelmiştir. 1990'lı yılların sert sınıf mücadelesi içinde pek çok politik grup tarafından "işçi sınıfının rölünü abartmak"la suçlanmıştır. KESK'teki delegelik sisteminin aşağıdan muhalefeti engelleyerek siyasal grupların egemenliğine yol açtığını savunarak, doğrudan seçim sistemini önermiştir. 1990'lı yıllar boyunca, KESK hareketinin aktif inşacısı olmuş, aralıksız olarak kazanmanın aracının grev olduğunu tartışmıştır. Bu yıllarda, KESK içinde ve neredeyse bütün siyasal partilerde beyaz yakalıların küçük burjuva olduğu yönündeki görüşe karşı ciddi bir tartışma yürütmüş, uzun vadede geç de olsa bu tartışma artık kazanılmıştır. Uzun süre beyaz yakalıların da işçi sınıfının önemli bir bileşeni olduğunu tartışan grubun bu konuda yayınlanmış Değişen İşçi Sınıfı adlı bir kitabı da bulunmaktadır. Bu yıllarda aynı zamanda Kürt sorunu da grubun politikalarında belirleyici oldu. Lenin'in ulusların kendi kaderini tayin hakkı görüşünü temel alan grup, Kürtlerin kendi yaşadığı coğrafya için belirlediği "Kürdistan" tanımlanmasını kabul ederek, bu bölgenin Türkiye'nin sömürgesi olduğunu savundu. Bu bağlamda ayrılıkçı Kürt hareketinin ve onun siyasal yansıması Demokratik Toplum Hareketi partilerini eleştirel ama koşulsuz olarak desteklemiştir. Parti iddia ettiği şekilde, Kürtlere yönelik imha ve inkar politikalarına sonuna kadar karşı çıkmış, işçi sınıfının Kürtlerle ittifakını savunmuştur.

k: tr.wikipedia.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder