Kökenbilim
Sakarya ilinin adını nereden aldığına ilişkin bilgiler Frigler dönemine değin uzanmaktadır. İle adını veren
Sakarya Irmağı o dönemde en önemli Frigtanrılarından olan Sangari’nin adını taşıyordu. Bu ad, Helenistik
Çağda Sangarios biçimine dönüştü ve uzun yıllar bu şekilde kullanıldı. Ayrıca eski YunanlılarınSakarya
Irmağı’na "Saldırgan" anlamına gelen Zakharion adını verdikleri de bilinmektedir.
Bu ad daha sonraki
yıllarda dönüşüme uğrayarak Sakarya biçimini almıştır.
Tarih
İlk çağlar
Yapılan kazılar ve bulgurların tarihi bilgileri sayesinde; bölgede MÖ 300 ile 395yılları arasında başkenti
NikoMedya (İzmit) olan Roma'lıların Bitinya eyaletibulunmaktaydı.
Kandıra, Kaynarca, Hendek,
Karapürçek ve Taraklı’da rastlanan bazı bulgularca da bölgenin miladın hemen öncesi ve sonrasında
Bitinyalıların egemenliğinde yaşadığı kesinleşmektedir. Bölgede inşa edilen Seyifler, Harmantepe,
Tersiye, Paşalar, Çobankale, Mekece kaleleriyle, I. Justinianos’un 562 yılında Sakarya Nehri’nin üzerine
yaptırdığı Beşköprü’ çok sağlamdır.
Osmanlı Dönemi [ değiştir | kaynağı değiştir ]
13. yüzyılın sonlarına doğru Konur Alp, bugünkü Adapazarı Havzası'nı fethetmiştir.İlk olarak
batı Türkistan ve Azerbaycan'dan gelen göçebe Türk boyları buralarda köyler ve kentler
kurmuşlardır. Adapazarı, Sakarya Nehri veSapanca Gölü'nden çıkan Çark Suyu arasında kalan yarımada
biçimindeki kara parçası üzerinde kurulmuştur. 1563 yılına ait bir vesika ve 1581 yılında Akyazı Ada
Kadılığı'na yazılan ve bu yöreden nahiye diye bahseden bir ferman şehrin tarihini anlatan ilk
belgelerdendir.
Kurtuluş Savaşı
Atatürk, bir yandan iç işlerle uğraşıyor, bir yandan da yeni bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu. Yunanlılar
Sakarya çevresinde saldırıya geçmişlerdi. Atatürk, 5 Ağustos 1921’de Büyük Millet Meclisi’nden
başkomutan olarak yetki aldıktan sonra, 12 Ağustos’ta Polatlı’daki cephe karargâhına gitti. Savaş 23
Ağustos’ta başladı. Geceli-gündüzlü üç hafta sürdü.
Bu savaşın kazanılmasında Atatürk’ün sarsılmaz isteminin çok büyük payı oldu. Savaşın ilk günlerinde
cephemiz zaman zaman bozuluyordu. Atatürk, Sakarya Savaşı’nın bu çetin günlerini şöyle anlatıyor:
“Meydan muharebesi 100 kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyor, sol cenahımız Ankara’nın 50
kilometre cenubuna kadar çekilmişti. Ordumuzun cephesi garba iken cenuba döndü, arkası Ankara’ya
iken şimale verildi. Tebdil-i cephe edilmiş oldu. Bunda hiç beis görmedik. Hatt-ı müdafaalarımız kısım
kısım kırılıyordu. Fakat derhal kırılan her kısım en yakın bir mesafede yeniden tesis ediliyordu. Hatt-ı
müdafaaya çok rapt-ı ümit etmek ve onun kırılmasıyla ordunun büyüklüğü ile münasip uzun mesafe
geriye çekilmek nazariyesini kırmak için, memleket müdafaasını başka bir tarzda ifade ve bu ifademde
ısrar ve şiddet göstermeyi faydalı ve müteessir buldum. Dedim ki: Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa
vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz.
k: wikipedia.org
Sakarya ilinin adını nereden aldığına ilişkin bilgiler Frigler dönemine değin uzanmaktadır. İle adını veren
Sakarya Irmağı o dönemde en önemli Frigtanrılarından olan Sangari’nin adını taşıyordu. Bu ad, Helenistik
Çağda Sangarios biçimine dönüştü ve uzun yıllar bu şekilde kullanıldı. Ayrıca eski YunanlılarınSakarya
Irmağı’na "Saldırgan" anlamına gelen Zakharion adını verdikleri de bilinmektedir.
Bu ad daha sonraki
yıllarda dönüşüme uğrayarak Sakarya biçimini almıştır.
Tarih
İlk çağlar
Yapılan kazılar ve bulgurların tarihi bilgileri sayesinde; bölgede MÖ 300 ile 395yılları arasında başkenti
NikoMedya (İzmit) olan Roma'lıların Bitinya eyaletibulunmaktaydı.
Kandıra, Kaynarca, Hendek,
Karapürçek ve Taraklı’da rastlanan bazı bulgularca da bölgenin miladın hemen öncesi ve sonrasında
Bitinyalıların egemenliğinde yaşadığı kesinleşmektedir. Bölgede inşa edilen Seyifler, Harmantepe,
Tersiye, Paşalar, Çobankale, Mekece kaleleriyle, I. Justinianos’un 562 yılında Sakarya Nehri’nin üzerine
yaptırdığı Beşköprü’ çok sağlamdır.
Osmanlı Dönemi [ değiştir | kaynağı değiştir ]
13. yüzyılın sonlarına doğru Konur Alp, bugünkü Adapazarı Havzası'nı fethetmiştir.İlk olarak
batı Türkistan ve Azerbaycan'dan gelen göçebe Türk boyları buralarda köyler ve kentler
kurmuşlardır. Adapazarı, Sakarya Nehri veSapanca Gölü'nden çıkan Çark Suyu arasında kalan yarımada
biçimindeki kara parçası üzerinde kurulmuştur. 1563 yılına ait bir vesika ve 1581 yılında Akyazı Ada
Kadılığı'na yazılan ve bu yöreden nahiye diye bahseden bir ferman şehrin tarihini anlatan ilk
belgelerdendir.
Kurtuluş Savaşı
Atatürk, bir yandan iç işlerle uğraşıyor, bir yandan da yeni bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu. Yunanlılar
Sakarya çevresinde saldırıya geçmişlerdi. Atatürk, 5 Ağustos 1921’de Büyük Millet Meclisi’nden
başkomutan olarak yetki aldıktan sonra, 12 Ağustos’ta Polatlı’daki cephe karargâhına gitti. Savaş 23
Ağustos’ta başladı. Geceli-gündüzlü üç hafta sürdü.
Bu savaşın kazanılmasında Atatürk’ün sarsılmaz isteminin çok büyük payı oldu. Savaşın ilk günlerinde
cephemiz zaman zaman bozuluyordu. Atatürk, Sakarya Savaşı’nın bu çetin günlerini şöyle anlatıyor:
“Meydan muharebesi 100 kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyor, sol cenahımız Ankara’nın 50
kilometre cenubuna kadar çekilmişti. Ordumuzun cephesi garba iken cenuba döndü, arkası Ankara’ya
iken şimale verildi. Tebdil-i cephe edilmiş oldu. Bunda hiç beis görmedik. Hatt-ı müdafaalarımız kısım
kısım kırılıyordu. Fakat derhal kırılan her kısım en yakın bir mesafede yeniden tesis ediliyordu. Hatt-ı
müdafaaya çok rapt-ı ümit etmek ve onun kırılmasıyla ordunun büyüklüğü ile münasip uzun mesafe
geriye çekilmek nazariyesini kırmak için, memleket müdafaasını başka bir tarzda ifade ve bu ifademde
ısrar ve şiddet göstermeyi faydalı ve müteessir buldum. Dedim ki: Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa
vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz.
k: wikipedia.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder